Kişisel Marka, senin başka kişilerle ya da toplulukla online ya da offline tüm platformlardaki ilişkinde, yaşattığın deneyimi içeren algı, duygu ve değerler toplamıdır. Pratikte, kişisel marka, her işinde, her iletişiminde insanlara alt metin olarak verdiğin bir sözdür.
Satın aldığın bütün markaların sende yarattığı bir algı var ve aslında sen, o markanın sana vaat ettiği sözü, algıyı satın alıyorsun. Aynı şey insanlar için de geçerli. Her insanın, diğerleri üzerinde yarattığı bir algı, bir söz var ve bir insanın tercih edilme kararı onun yarattığı algı doğrultusunda geçekleşiyor.
Algıyı yöneten tercihleri de yönetiyor.
İnsanların güvendiği ve inandığı insanlarla çalışmayı, onları dinlemeyi ve takip etmeyi tercih ettiği bir dünyada kişisel marka, kişinin kendi değerini ortaya koyması, başarılarını anlatması, rakiplerinden sıyrılarak öne çıkması ve hedeflediği kitleye, doğru kanallardan güçlü bir şekilde anlatması için en etkili araç olarak kullanılıyor.
Kişisel Markalaşma, senin ulaşmak istediğin amaca hizmet edecek şekilde güçlü yanlarının ve uzmanlığının ortaya çıkartılması ve hedeflediğin pazarda görünür, bilinir ve 'talep edilen' olmanı sağlamak amacıyla kişisel markan üzerinde stratejik pazarlama araçlarının kullanılmasına denir.
Başka bir deyişle, kişisel markalaşma; iş hayatında seninle birlikte kariyerinin, stratejik bir marka olarak yaratılma sürecidir. Bu, böbürlenmek, kendini övmek ya da kendini olmadığın gibi bir göstermek anlamına gelmez. Tam tersine, olduğun kişiyi, bu dünyaya getirdiğin değeri, kazandığın uzmanlığı, güçlü yanlarını, vizyonunu, ulaşmak istediğin kişilere en etkili şekilde aktarmak anlamına gelir.
Kişisel markalaşma kariyer yolculuğunda tüm kontrol ve gücü sana verir.
